2024 yılı seçimlerinde yapay zeka teknolojisinin siyasi dezenformasyonu artıracağı yönündeki endişeler, son araştırmalara göre yersiz çıktı. Princeton Üniversitesi'nden araştırmacılar, dünya genelinde gerçekleşen seçimlerde yapay zeka kullanımını inceleyerek, bu teknolojinin siyasi yanlış bilgilendirme üzerindeki etkisinin beklenenden çok daha az olduğunu ortaya koydu.
Yapay zeka kullanımının yarısı aldatıcı değil
Araştırmacılar, WIRED AI Seçim Projesi'nin derlediği 78 yapay zeka kullanım örneğini analiz etti. Şaşırtıcı bir şekilde, bu örneklerin yarısında aldatıcı bir niyet tespit edilmedi. Aksine, yapay zekanın sıklıkla kampanya materyallerini iyileştirmek, çeviriler yapmak veya seçmenlere ulaşmayı kolaylaştırmak gibi olumlu amaçlarla kullanıldığı görüldü.
Örneğin, Venezuela'da gazeteciler hükümet baskısından kaçınmak için yapay zeka avatarları kullanırken, ABD'de Arizona'daki bir yerel haber kuruluşu, videoların nasıl kolayca manipüle edilebileceği konusunda izleyicileri eğitmek için deepfake'ler kullandı. Kaliforniya'da ise ses tellerinde sorun yaşayan bir aday, seçmenlerle buluşmalarda mesajlarını iletmek için yapay zeka ses klonlama teknolojisinden yararlandı.
Aldatıcı içerik üretmek için yapay zekaya gerek yok
Araştırma, aldatıcı amaçla kullanılan yapay zeka örneklerinin çoğunun, geleneksel yöntemlerle de kolayca ve ucuza üretilebileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar, her bir aldatıcı içeriğin yapay zeka kullanılmadan da benzer şekilde oluşturulabileceğini ve bunun maliyetinin genellikle birkaç yüz doları geçmeyeceğini belirtti.
"Ucuz sahtekarlıklar" (cheap fake) olarak adlandırılan, yapay zeka kullanılmadan üretilen manipüle edilmiş içerikler, 2024 ABD seçimlerinde yapay zeka ile üretilen içeriklerden yedi kat daha fazla kullanıldı. Benzer şekilde, Hindistan ve Bangladeş'te de geleneksel yöntemlerle üretilen sahte içerikler, deepfake'lerden çok daha yaygındı.
Asıl sorun: Yanlış bilgiye olan talep
Araştırmacılar, yanlış bilgilendirme sorununa arz-talep perspektifinden bakmanın önemini vurguluyor. Yapay zeka, yanlış bilgi üretiminin maliyetini neredeyse sıfıra indirse de, asıl sorunun yanlış bilgiye olan talep olduğunu belirtiyorlar.
İnsanların belirli dünya görüşlerine sahip oldukları sürece, bu görüşlere uygun bilgileri arayıp bulacakları vurgulanıyor. Başarılı yanlış bilgi operasyonlarının genellikle zaten mesajın genel amacıyla hemfikir olan grup içi üyeleri hedef aldığı belirtiliyor. Bu bağlamda, sofistike araçlara gerek olmadan da yanlış bilginin etkili olabileceği ifade ediliyor.
Öte yandan, insanları katılmadıkları yanlış bilgilere ikna etmenin, yapay zeka kullanılsa bile son derece zor olduğu vurgulanıyor. Bu bakış açısı, yapay zeka ile üretilen yanlış bilgilerin, popüler algının aksine, seçimlerde oy verenleri etkileme konusunda çok farklı bir rol oynadığını gösteriyor.
Neden yapay zeka endişeleri tekrar tekrar ortaya çıkıyor?
Araştırmacılar, yapay zekanın yanlış bilgi yayılımını artıracağı endişesinin yeni olmadığını hatırlatıyor. Benzer endişeler 2020 ABD seçimleri öncesinde de yaygın olarak dile getirilmiş, ancak bu endişeler gerçekleşmemişti.
Siyasi yanlış bilgi yaymanın teknolojik sorun olarak görülmesinin cazip olduğu, çünkü çözümün ulaşılabilir görünmesini sağladığı ifade ediliyor. Ancak araştırmacılar, teknolojiyi suçlamanın bir çözüm olmadığını vurguluyorlar.
Bu araştırma, yapay zeka teknolojisinin siyasi alandaki etkilerini anlamak ve gelecekteki seçimlerde daha etkili önlemler alabilmek adına önemli bir adım olarak görülüyor. Teknolojik gelişmelerin toplumsal etkilerini doğru değerlendirmek ve gerçek sorunlara odaklanmak, demokratik süreçlerin korunması açısından kritik.