Sosyal medya bağımlılığımı azaltmak için Instagram’da kendime koyduğum saat sınırını “yok saydığım” günlerden birinde karşıma sponsorlu bir içerik düştü. 

“Yapay zeka destekli (ChatGPT) otomatik haber paylaşan haber sitesi sahibi olmak ister misiniz?” 

İstemez miyiz! Tabii isteriz. Mottosu da “Siz hiç haber girmeden bile sizin için haber paylaşıyor.”

Çok yakın zamanda önüme düşen bu reklamdaki uygulamanın izlediği yöntem aslında bir süredir kullanılıyor. Herhangi editöryal bir kontrol veya mekanizma olmadan haber yayınlayan internet siteleri sandığınızdan bir hayli fazla. Bu siteler hem görsellerini hem metinlerini yapay zekayla üretiyor, sosyal medya paylaşımlarını da buna göre yapabiliyor. 

NewsGuard ekibinin araştırmasına göre, şimdiye kadar 840 yapay zeka destekli güvenilir olmayan haber sitesi tespit edildi. Türkçe dahil olmak üzere 16 dilde haber yaygınlaştıran bu siteler, yanlış bilgi yaymalarıyla da ünlü tabii ki. Bazen eski olayları yeniymiş gibi yayınlıyor, görseller üretiyor, siyasetçiler hakkında uydurma bilgiler paylaşıyorlar. 

Reklam alarak gelir elde eden bu sitelerin oluşturduğu en büyük tehlike dezenformasyon yayma ihtimalleri. Önceki bültenlerde seçim dönemlerinde özellikle yanlış bilginin yayılmasına ve üretilmesine katkısı nedeniyle yapay zekanın olumsuz taraflarından bahsetmiştik. Nisan ayında gerçekleşen ve yüzlerce medya çalışanının katıldığı International Journalism Festivali’nin ana başlıklarından biri de elbette buydu; yapay zekanın medya aracılığıyla demokrasiye verebileceği zararlar. Hindistan, Endonezya, Filipinler gibi ülkelerdeki örnekler üzerinden yanlış bilgi üretimi için kullanılan tekniklere aşina olmanın öneminden bahsedildi. Yapay zekayı kötücül niyetlerle kullanmak isteyenlerin önüne geçip avantajımıza çevirmenin demokrasiyi korumanın yegane yolu olduğu konusunda ortaklaşılıyor diyebiliriz. 

Bilgiyi ve haberleri tüketişimiz elbetteki yapay zeka gibi bir teknoloji karşısında aynı kalmayacak. İnternetin ve mobil cihazların hayatımıza girmesiyle yaşanan dönüşümler yapay zeka için de geçerli olacak ve farklı bir bilgi ekosisteminden bahsediyor olacağız. Elbette bilgiye erişim, insan hakları, eşitlik, ayrımcılık gibi konular da beraberinde tartışılmaya devam edecek. Medyanın demokrasi için kilit rolü, yapay zekanın haber üretimi ve tüketiminde kullanışıyla değişmek zorunda kalacak. 

Verileri daha hızlı şekillerde anlamlandırma, okur sadakatini artırıcı yöntemler geliştirme, üyelik ve reklam gelir modellerini daha işler hale getirerek medyanın bağımsız finansman yaratmasını kolaylaştırma, SEO optimizasyonu, daha hızlı ve kolay çeviri yaparak erişilebilirliği artırma, bilgi toplama ve derleme gibi kolaylıklar sağlayacak. 

Medya kuruluşlarının ve gazetecilerin yapay zekayı iş süreçlerinin içerisine yerleştirmek zorunda kalacağı açık. Ama elbette yapay zekanın tüm iyi özelliklerini kullanayım ama kötü özelliklerini almayayım deme lüksümüz yok. O yüzden medya kuruluşları daha verimli olmaya çalışırken karşılaşabileceği sorunlara karşı da uyanık olmalı. Özellikle, haberlerini yaygınlaştırma aracı olarak gördüğü sosyal medya ve arama motorları gibi platformların bu gelişmelerin gidişatını değiştirebilecek rollerinin farkında olunmalı. 

Yapay zekada güven boşluğu

Genel olarak yapay zekanın olanakları insanları heyecanlandırıyor ve yapay zeka bir fırsat olarak görülüyor. Şirketlerde çalışanlar ve yöneticiler arasında ise yapay zekanın uygulanışına yönelik şüpheler farklı şekilde seyrediyor. Çalışanlar, yöneticilerin yapay zeka entegrasyonları sırasında görüşlerine başvurulmadığından ve sorumlu uygulamalarla ilgili rehberlerin eksikliğinden şikayet ediyor. 

Dünya Ekonomik Forumu’na göre yapay zeka sistemlerinin işlerliği için şeffaflığı, tutarlılığı ve kullanıcı beklentilerini önceliklendirmek gerek. 

Workday’in araştırmasına göre yöneticilerin yüzde 70'i yapay zekanın kolayca insan müdahalesine izin verecek şekilde geliştirilmesi gerektiği konusunda hemfikir; ancak çalışanların yüzde 42'si şirketlerinin hangi sistemlerin tamamen otomatize edilmesi gerektiği ve hangilerinin otomatize edilmemesi gerektiği konusunda net bir anlayışa sahip olmadığına inanıyor. 

Şirketlerin şeffaflık sorunu ve çalışanlar arasındaki soruna en yakın örnek Google’da yaşananlar. Şirketin İsrail hükümetiyle olan askeri bağlantılarını ve Project Nimbus’u protesto eden 50 çalışan Google’dan kovuldu. Kovulan çalışanların en net beklentisi ise şeffaflıktı. İnsanların ölmesine sebep olan bir teknoloji için emeğimizin kullanılmasını istemiyoruz demişlerdi. Google sözcüsü ise kovulmalarla ilgili yaptığı açıklamada, işyerine zarar verme ve işgal etme, diğer çalışanları güvensiz hissettirme nedeniyle harekete geçildiğini ifade etti.

Önümüzdeki dönemde yapay zeka ve etik tartışmalar arasında kalan şirketlere daha çok rastlayacağız.

Google Haberler Yöneticisi: “Yapay zeka gelişmelerini 90 dakikalık bir maç olarak görürsek henüz 5. dakikadayız”

Bilgi ekosistemini demokratik değerlere yakınlaştırabilme veya bu değerlerden uzaklaştırabilme yetenekleri büyük teknoloji şirketlerinin elinde. Yapay zeka teknolojisi Open AI, Google, Microsoft, Meta gibi teknoloji şirketlerinin gücüyle ivme kazanıyor. Etik yaklaşımları tartışmak, çeşitlilik endişelerini anlatmak, daha sağlıklı bir bilgi ekosistemi yaratmak için bu şirketleri baskı altında tutmak, sorunlu olabilecek şirket politikalarına karşı kamuoyu yaratmak ve geliştirdikleri teknolojilerin herkes için adil bir yolla kullanılmasını sağlamak, bu şirketleri şeffaflaştırmak gerekiyor. 

Bu teknoloji devlerinden birinin temsilcisi Google Haberler’den sorumlu başkan yardımcısı Shailesh Prakash, Gazetecilik Festivali’ne konuşmacı olarak katıldı ve şaşırmayacaksınız ama seyircilerin sorularını yanıtlamadı. “Ben de sizlerden biriyim, önceden Washington Post’ta çalışıyordum, gazetecilik demokrasi için ne kadar önemlidir çok iyi biliyorum” gibi “pek samimi” girişinden sonra yapay zeka gelişmelerinin henüz başında olduğumuzu ve eğer bu 90 dakikalık bir maçsa bizim henüz 5. dakikasında olduğumuzu söyledi. Her gün hayretle izlediğimiz yeni yapay zeka gelişmelerinde eğer 5. dakikadaysak demokrasi açısından bizleri nelerin beklediğini daha iyi düşünmek lazım sanıyorum. 

Büyük teknoloji şirketleri böyle gelişmeleri eğer oyun olarak betimliyorsa bizim de kendimizi oyuna dahil etmemiz şart. Daha sağlıklı, sorumlu bir bilgi ekosistemini geliştirmeye çalışmak için gazetecilerin, aktivistlerin, akademinin, sivil toplumun birlikte hareket etmesi mümkün. Oyunun dışında kalmamak için hiç geç değil!

Bağlantı kopyalandı!