Yapay Gündem'de gelişen teknolojilerin etik yansımalarına odaklanıyoruz. Etik tartışmaları kimi zaman insanlara son derece soyut geliyor. Halbuki etik ve genel olarak felsefe, hayata içkin ve asıl olarak bu tartışmaların içerisine girmemenin bir bedeli var. Türkiye'de en sıkı regüle edildiği yazılıp çizilen sektörlerde dahi etik ilkelere dair ihlallerin sıradanlaştığı ortada. Depremlerde yıkılan yepyeni binalar, gelişmiş tekniklerle desteklendiği iddia edilen madenlerde yaşanan patlamalar, denetimden geçtiği söylenen işletmelerde yaşanan kazalar... Toplumca üzülüyoruz ama şaşırtıcı bulmuyoruz.
21 Ocak 2025 tarihinde, Bolu'nun Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel'de yaşanan yangın, 76 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan büyük bir trajedi olarak hepimizi yasa boğdu. Olay, önemli etik tartışmaları tekrar tekrar gündeme getirir nitelikte. Böylesi bir perspektiften bu trajediyi anlamlandırmaya çalışmanın, gelecekte benzer felaketlerden korunmamız için kritik olduğu kanısındayım.
Sorumluluk ve hesap verilebilirlik
Facianın ardından yangının restoran katında başladığı ve kısa sürede büyük bir hızla binayı sardığı açıklandı. Alarm sistemlerinin devreye girmediği, misafirlerin tahliye sürecinde yetersiz yönlendirme ile baş başa kaldıkları ifade ediliyor. Burada ise sorumluluk başlığı altında şu soruları gündeme getirmek gerekiyor. Otel yöneticileri, yangın güvenliği sistemlerini neden yeterince etkin bir şekilde kurup işletemedi? Yangın güvenliği denetimlerini yapmakla yetkili birimler neden işlerini düzgün yapmadı? Sorumluluk (responsibility) kavramı, genel olarak Türkiye'nin kanayan yarası ve bu kavram üzerine gitmedikçe maalesef benzeri facialar kendilerini zaman zaman hatırlatacak gibi duruyor.
Grand Kartal Otel yangını, yaşam hakkı gibi temel bir insan hakkının nasıl denetim mekanizmalarındaki eksiklikler nedeniyle tehlikeye atıldığını açıkça gösteriyor. Otelin belediye sınırları dışında yer alması nedeniyle denetim sorumluluğunun Turizm Bakanlığı'na ait olduğunu belirtenler varsa da bakanlık topu belediyeye belediye ise topu bakanlığa atıyor. Bu belirsizliğin veya trajikomik paslaşmanın bizatihi kendisi dahi hesap verilebilirlik (accountability) kavramından ne denli uzak olduğumuzun göstergesi.
Etkili denetim mekanizmaları kurulmadığında, şeffaf bir hesap verilebilirlik anlayışı benimsenmediğinde, benzeri trajedilerin tekrar yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu bakanlığın da belediyenin de meclisin de kabul etmesi gerekiyor.
Kâr değil yarar odaklılık
Bu olay, özellikle Türkiye'de turizm sektöründe giderek daha da ön plana çıkan kâr odaklı yaklaşımın, çoğu zaman temel güvenlik önlemlerini ikinci plana itebileceğini büyük bir netlikle gösteriyor. Yangın alarm sistemleri gibi temel güvenlik önlemlerinin eksik ya da yetersiz olması, giderlerin minimize edilmesine yönelik bilinçli bir tercih sonucu muydu? Türkiye'deki vahşi rekabetçi ekonomik yapı ve bu yapının içinde öne çıkan böylesi bir sektörde, kendine avantaj sağlama ve rakipleri arasında öne çıkma arzusu, bir kurumu böylesi etik ihlallere sürüklemiş olabilir mi?
Yarar odaklılık (beneficence) ilkesini benimseyen, zarardan kaçınma (non-malefience) derdi içinde olan bir kurum, bireylerin ve toplumun faydasını gözetmeyi önceliklendirir. Yangın güvenliği sistemleri ve tahliye planları, misafirlerin can güvenliğini maksimize etmek üzere tasarlanmalı ve uygulanmalıydı.
Yapay Gündem’in bu konuyla bağlantısı ne?
Hemen hepimizin bir şekilde haberdar olduğu, takip ettiği turizm sektöründe yaşanan bu facia, Türkiye'de fiziksel dünyada yaşanan etik bir dizi ihlali ortaya koyuyor. İlkesel tavırlar açısından dijital dünyada durumun çok farklı olduğunu düşünmek için ikna edici bir gerekçemiz var mı? Türkiye'de yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılması sürecinde de benzer sorular ortaya çıkıyor ve daha da yoğun bir biçimde çıkacak:
- Yapay zeka sistemleri geliştirilirken, insan hayatını etkileyebilecek potansiyel riskleri yeterince öngörüyor muyuz?
- Etik ilkeler, geliştiriciler ve teknoloji şirketleri tarafından ne denli önceliklendiriliyor? Kâr odaklı yaklaşım bu sektörü nereye sürüklüyor?
- Bu sistemlerin denetimi kim tarafından ve hangi standartlarla yapılmakta?
Sorumluluk, hesap verilebilirlik, denetim, yarar odaklılık, zarardan kaçınma… Tıpkı yangın güvenliğinin ihmal edildiği bir otelde yaşanan felaket gibi, etik ilkelerin dikkate alınmadığı bir dünyada yapay zeka sistemleri bireylerin yaşamında ve toplumların zihninde büyük yaralar açabilir. Basit bir analoji için Yapay Gündem'de "Silahlı çatışmalar ve otoriterleşmenin gölgesinde yapay zeka etiği" başlığıyla kaleme aldığım bir başka yazıma göz atmanızı öneririm.
Kısaca Bolu’daki yangın, tekil bir örnek değil, çok katmanlı etik meseleleri de yeniden gündeme getiren bir toplumsal olay. Benzeri faciaların tekrar yaşanmaması için pratikte atılması gereken adımları biliyoruz, herkes biliyor. Pratikte farkındayız ama kurumlarımızın etik altyapısının zayıflığı bu adımları atamamamızla neticeleniyor. Bu bariyeri artık aşmamız lazım.