Yapay zekâ, yalnızca hikâyelerin anlatımını değil, üretim biçimini, sürelerini ve maliyetlerini de değiştiriyor. Dev prodüksiyon bütçeleri veya uzun çekim süreçlerine gerek kalmadan, birkaç hafta içinde sinema kalitesinde işler üretilebiliyor. Fakat bu dönüşüm beraberinde telif hakları, yaratıcı emeğin değeri ve istihdam krizi gibi sorunları getiriyor.
“Sinema haberciliği” ve hızlı kurgu
Samir Mallal ve Bouha Kazmi, yakın tarihte yaşanan jeopolitik olayları konu alan kısa filmleriyle dönüşümün öncülerinden. Tamamı yapay zekâ ile üretilen, Midnight Drop adlı kısa filmde Tahran sokaklarında kedilere yiyecek bırakan hayali bir kadınla ABD bombardıman uçağının kesişen hikâyesi anlatılıyor.
Mallal bu tür işlere “sinema haberciliği” diyor. Spiders in the Sky adlı başka bir çalışmasında, Ukrayna’nın Rus bombardıman uçaklarına saldırısını yalnızca iki haftada filme almış gibi gösteriyor. Oysa bu tarz bir iş, klasik yöntemlerle yıllar sürerdi.
Google’ın Veo3 adlı video üretim aracı ve ChatGPT gibi sistemlerle, kamera açıları, ışık düzenleri, atmosfer sesleri birkaç komutla şekillenebiliyor.
Mallal, bu süreci “prompt zanaatı” olarak adlandırıyor: “Yönetmenlik becerilerimi artık komutlara döküyorum,” diyor.
Netflix ve El Eternauta
Çalışmlar yalnızca bağımsız üreticilere ait değil. Netflix, Arjantin yapımı bilim kurgu dizisi El Eternauta ile ilk kez bir yapımında yapay zekâ kullanıldığını açıkladı. Dizide bir binanın yıkılma sahnesi, geleneksel yöntemlerden 10 kat daha hızlı, üstelik çok daha düşük bir bütçeyle üretildi.
Netflix’in eş CEO’su Ted Sarandos, bu teknolojiyi sadece maliyet düşürücü değil, aynı zamanda “hikâye anlatımını zenginleştirici” bir araç olarak görüyor. Şirketin reklam gelirlerinin hızla artması ve yapay zeka destekli içerik üretiminin kolaylaşması, bu yaklaşımın daha da yaygınlaşacağını gösteriyor.
Telif, emek, eşitlik
Ancak her şey bu kadar parlak değil. Yapay zekâ ile üretimin bu denli hızlanması, yaratıcı iş gücünü tehdit eden bir dönüşüm olarak da değerlendiriliyor. 2023’teki Hollywood grevlerinde yapay zekâ, başlıca anlaşmazlık konularından biriydi. Yazarlar ve oyuncular, üretim araçlarının kendi denetimlerinde kalması yönünde görüş belirtseler de, gelişmeler sektördeki dengeyi sürekli sarsıyor.
Bir diğer büyük tartışma alanıysa telif hakkı. İngiltere'de, sanatçıların izni olmaksızın içeriklerinin yapay zekâ modellerinde eğitilmesine izin verilmesi planlanıyor.
Beeban Kidron’un ifadesiyle: “Bu araçlar harika olabilir, ama içerikleri üretenlerin hakkı verilmezse elimizdeki yaratıcı çeşitliliği kaybedebiliriz.”
Mallal da bu noktaya dikkat çekiyor: “Sanatçıların emeğinin karşılığını alacağı açık, erişilebilir bir sistem kurulmalı.”
Yapay zekâ ile film ve dizi üretiminin önünde teknik engel neredeyse kalmadı. Fakat etik, hukuki ve toplumsal engeller hâlâ çözüm bekliyor. Artık, bir yapımın ne kadar iyi göründüğü değil; kimin emeğiyle, hangi haklarla üretildiği değerli.